Türkiye seçim ortamına girdi. Siyasi partiler seçim startını verdi. Söylemler, 5 ay sonra yapılacak seçim üzerine oturdu.
Yani toplumu, yavaş yavaş da olsa bir seçim heyecanı sarar oldu.
Elbette önümüzdeki yıllarda, bölgemizde çok büyük değişimin olacağı kuşkusuzdur. Ve de bu değişimin ülkemizi sarsacağı da kuşkusuzdur.
Bu nedenle 2015 genel seçiminin önemi, olduğundan da büyüktür. Çünkü bu seçim, Türkiye'nin gelecek yıllardaki şeklini, belki de Türkiye'nin gelecekteki kaderini belirleyecektir.
* * *
Ancak muhalefet partilerinin, bugünkü liderlik anlayışları ile bir adım ileri gitme şansı yok gibidir. Belirli bir tabana oynayan, giderek Türkiye Partisi olma özelliğini yitiren bir siyasi sıkışıklık içindedir.
Bugünkü görünümü ile muhalefet:
Kaybetmenin şokunu yaşayan...
Kaybettiğini sorgulamayan...
Öyle ki, iktidar olmak istemeyen bir siyaset gibidir.
* * *
Umudunu AKP-Cemaat kavgasına bağlayan, günlük polemikleri siyaset sanan bir muhalefet olduğu sürece, elbette seçim sonuçlarından sürpriz beklemek zordur.
Oysaki küresel ve bölgesel gelişmeleri okuyup, ülke siyasetinde tarihi bir sorumluluk duyması gereken CHP'dir. Alternatif bir politika üretmesi gereken CHP'dir. Toplumu ikna edecek bir proje sunması gereken CHP'dir.
Görünen o ki; bu sorumluluk duyulmamış, bu politika üretilmemiş, bu proje sunulmamıştır. Ve de siyasette büyük bir muhalefet boşluğu yaratılmıştır.
İşte bu boşluk, Türkiye siyasetinde çok partili yapıyı tehdit eder olmuş, AKP'yi kendi siyasetini uygulama konusunda oldukça rahat bırakmıştır.
Bugün iktidar ağzıyla ister "Yeni Türkiye" denilsin, ister "Eski Türkiye" denilsin, 10 Ağustos cumhurbaşkanlığı seçimi ile Türkiye yeni bir döneme girmiştir.
Cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçilmiş olması, 91 yıldır alışılmış cumhurbaşkanı geleneğini alt üst etmiştir.
Öyle ki, 10 Ağustos'ta Çankaya terk edilmiştir. Siyaseti etnik kimlikler, cemaatler ve tarikatlar belirler olmuştur.
Sanki Türkiye'de, yeni bir sisteme gidişin yol taşları döşenmiştir.
Bu nedenle, özellikle kurucu değerleri ve kurucu felsefeyi içinde taşıyan güçlü bir sosyal demokrat siyasetin meclisteki varlığı, oldukça önemlidir.
Özellikle bugün, kimliklerin birbirinden uzaklaştırıldığı bir süreç yaşanırken, mecliste oluşacak sosyal demokrat bir denge daha da önemlidir.
Ama öncelikle, 30 Mart yerel seçimlerinde ve 10 Ağustos cumhurbaşkanı seçiminde olduğu gibi, tabanı kalmamış merkez sağdan transfer edilen adaylar ile bir kimlik bunalımı yaratılmamalıdır.
* * *
Artık günümüzde seçim sonuçlarını belirleyen kesim, bir dışlanmışlık duygusu yaşayan ve kırdan kente göçle, ezici bir seçmen çoğunluğuna sahip olan kent varoşları ve kasabalar olmuştur.
Nitekim bu olgu, özellikle yerel seçim sonuçlarında çok net olarak görülmüştür.
İşte bugün AKP'nin seçim başarısının ardında var olan, kasaba muhafazakârlığını ve kent varoşlarını kavrayan bir örgütlenme ve bir seçim stratejisidir.
Herhalde muhalefetin sorunu da, kent varoşlarına ve kasabalara açılım sorunudur.
Oysaki kent varoşlarına ve genelde Anadolu'ya açılabilecek en doğal siyaset, "sosyal demokrasi"dir. Etnik kimliklerin, cemaatlerin ve tarikatların etkinliğini kırabilecek siyaset, "sosyal demokrasi"dir.
Yani bugün, sosyal demokrat bir kimlik taşıyan CHP'dir. Ancak kullanılan dil ve siyasal davranış buna engeldir.
Bunun da yolu, sistemden dışlandığını hisseden bu kitlelerin, duygu ve düşüncelerine hitap edebilmektir.
Bilinmelidir ki bu insanlar daha bir millicidir, daha bir yurtseverdir. Çocuklarını askere davul-zurna ile gönderen bunlardır. Gerektiğinde ülkesi için ölmesini bilen de bunlardır.
Sonuçta diyebiliriz ki, 2015 genel seçimi ülkenin geleceği için daha bir önemlidir.
Bugün kanun devletine dönüştürülmüş bir ülkede, yolsuzluklarla sarsılan bir iktidar varken...
Açılımlar konusunda, bölgedeki gelişmeler konusunda sıkışmış bir iktidar varken...
Özellikle Suriye’deki gelişmeler karşısında sıkışmış bir iktidar varken...
2015 genel seçimindeki iktidar mücadelesi, özellikle sosyal demokratlar için bir milat olmalıdır.