Çok eski çağlardan itibaren insanoğlu, anma, kutlama, bayram, tapınma gibi ihtiyaçlarını çeşitli etkinlikler aracılığı ile karşılaşmıştır.

Bu etkinlikler, tarih boyunca meydana gelen gelişmelere ve siyasal iktidarların kurumsallaşması gibi etkilere bağlı olarak değişmiş; önceleri daha çok dini bir anlam ifade ederken zamanla din dışı olmaya da başlamıştır. Fransız ihtilali ile birlikte gelişen milliyetçilik ve buna bağlı olarak oluşan milli devletlerle birlikte bilinen etkinliklere bir de milli bayramlar eklenmiştir.

Milli bayramlar, toplumların ortak bir yazgıyı, tarihi ve dili paylaşma gibi anlayışlardan doğan milliyetçiliği sembolize eden bayrak, milli kahramanlar, milli marşlar gibi unsurlardan olmuştur. Bu bayramlar genel olarak o milli devletin kuruluşu, kuruluşu öncesindeki mücadeleler, zaferler ve kazanımlarını simgeleyen öğeler üzerinde kurulmuştur. Milli bayramlar genel olarak kendi geçmişi ile gururlanacak, sevinecek ve milli devletini sonsuza kadar var edecek, yeni nesillerin yetişmesini sağlayabilmek için her yıl geniş katılımlı olarak yapılan etkinleri içermektedir.

Türkler tarihleri boyunca çeşitli vesilelerle çok sayıda kutlama ve törenler yapmışlardır. Bunlar arasında nevruz, İslam dini ile ilgili olan bayramlar ve kandiller ilk akla gelenlerdir. Ayrıca siyasi iktidarların varlıklarını simgeleyen tören ve sembolleri de tarihleri boyunca farklılıklar göstererek gelişmiştir. Türklerde mili bayram anlayışı Batı'da olduğu gibi milliyetçilik anlayışına bağlı olarak gelişme göstermiştir. Bu bağlamda ilk olarak II. Meşrutiyet döneminde milli bayram kutlamaları başlamıştır.

Osmanlı devletinin siyasi olarak en felaketli yılları sayılan II. Meşrutiyet Dönemi'nde devleti kurtarmak için bir takım fikir akımları oluşmuştur. Bu akımlardan en etkili olanının, devlet içinde yaşayan Türklere milli bilinç kazandırmak gerektiğini inanan "Türkçülük" olduğunu söylemek mümkündür. Bu akıma katılanlar Türk Ocağı'nı kurmuşlar aynı zamanda Türk Yurdu ve Genç Kalemler gibi dergilerin etrafında toplanmışlardır. Bu müessese ve yayınlar aracılığı ile milliyetçilik düşüncesini yaymaya çalışırken yine bu duyguları artırmada çok etkili olan milli bayram kutlamaları gerekliliğini de görmüşlerdir. Ne var ki o dönemde çok kabul görmemiştir.

Türkiye 'de milli bayram anlayışının Osmanlı Devleti 'ne ve Milli mücadele dönemine uzanan bir geçmişi olmasına rağmen, gerçek anlamını ulus- devlet olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde bulmuştur. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş günü 29 Ekim gününün "Milli Bayram" olarak kabul edilmesi de olağandır. 1909' da Meşrutiyet dönemini simgeleyen 10 Temmuz Bayramı ile 1921 'de TBMM' nin açılışını simgeleyen Milli Egemenlik bayramlarının yerine Cumhuriyet Bayramı, kanunla 19 Nisan 1925 yılında "Milli Bayram" olarak kabul edilmiştir. Cumhuriyetin ilan edildiği gün, 1925 'ten itibaren ülkemizde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ve dış temsilciliklerde kutlanmaktadır.

Kutlu olsun 29 Ekim Cumhuriyet bayramımız!

Teşekkürler Mustafa Kemal Atatürk, her daim izindeyiz!