Genelde kararsız kişiler ve gezen oylar ile küçük parti oyları seçimlerde etkendir.  Bu oylar veya bu vatandaşlar, mevsime, memlekete, halka, ortama göre %10 ile %15 arasındadır. Ayrıca %15 ile 25 arasında bir kesim vardır ki bunlar eyyamcıdır. Bu eyyamcılar her zaman her iktidarın adamıdır. AKP içinde de varlar. Yarın başka bir parti rüzgâr yakalasın, bunlar o partiyi de doldururlar. Partisine tutku ile bağlı olanlar kaptan gemiyi terk edene kadar ayrılmazlar.

*

Güç, iktidarların elinde olduğu için, eyyamcı ve kararsızlar iktidarlardan yana olurlar. Her zaman kim iktidarda ise %15 ile %25 nispetinde fazladan oy alır. Halk bir bakıma haklı olarak, menfaati için oy verir,  kendisinin veya çok yakınının memuriyetinde terfi edememesinden korktuğu için oy verir. Belediyeme, köyüme hizmet gelmez diye korkar oy verir, kesin bir tarafa meyli olmadığı için iktidara oy verirler. Bu iktidar nimetidir. Bu yüzden bizim ülkemizde muhalefetin işi zor, şansı azdır.

*

1950’de çok partili sisteme geçeliden beri, İKTİDAR PARTİLERİ, iktidar güçleri ile seçmeni hep dolaylı, dolaysız yoldan baskı altında tutmuştur. Bana oy vermediler diye bir ili, ilçe yapmaktan tutun da, muhalefetin sesini kısmaya, muhalefete engeller çıkarmaya kadar her türlü DEVLET NÜFUZU kullanılmıştır.

AKP iktidarı da 15 yıldır bu yoldan farklı bir yol izlememiştir. Muhalefete yapılacak engellemelerin hepsi yapılmıştır ve yapılmaktadır. Bizde maalesef iktidarlar, devlet nimetlerini sonuna kadar kullanırlar. Her daim ortada orantısız rekabet var. Nitekim görmekteyiz ki  bütün kanallar ve kurallar  “EVET” çilere çalışıyor. Bu zor şartlarda “HAYIR” diyenleri samimiyetle kutluyorum.  

*

BEN ŞAHSEN BİRÇOK KONUDA ÖZAL’I ÖRNEK ALIRIM.

Çünkü rahmetli her inanç ve fikirden insanları meclise ve kabinesine almıştı.  Meselâ,  CHP’li Kaya Erdem’i Merkez Bankası Başkanlığından almadı. Başarılı bürokratların hiç birini değiştirmedi. Cumhuriyet Gazetesi muhabirini çekingen duruyor diye, yanına çağırıp yan yana fotoğraf çektirmişti.

Ben şahsen böyle tarafsız ve adil davranan cumhurbaşkanı isterim.

*

Anayasada değişiklik yapılması gerçekten bir ihtiyaç idi. Ancak bu değişikliği meclisteki partiler yapmamalıydı.

Hiçbir parti liderinin emretmediği, tamamen özgür meclis dışından bir komisyon yapmalıydı. Bu komisyonda bulunması gerekenler:

1-%10’u hukuk uzmanı

2-%10’u uluslararası hukuk uzmanı

3-%10’u büyükelçi

4-%10’u yurt dışında birçok komisyonlarda en az on yıl Türkiye’yi temsil etmiş bürokrat

5-%10’u eski milletvekilleri

6-%10’u eski bakanlar

7-%10’u banka genel müdürü veya CEO’ları

8-%10’u  yurt dışında fabrikası olan Türk girişimci

9-%10’u sosyolog ve antropolog

10%10’u tarihçi

*

Böyle bir heyet’in yapacağı Anayasa, eminim ki gelecek 50 yılımıza hitap edebilirdi.

Halkın %99’u da “E V E T “ derdi.

*

12-13 Ocak 2017’de liberal zihniyetle başkanlığı biraz anlattım. Bu yapılan değişikliğin bizim önerdiğimiz sistem olmadığı meydanda. Ben hukukçu ve mecliste siyaset yapmış biri değilim. Madde madde bu anayasayı iyi yönde veya kötü yönde eleştirsem yanılmış olurum.

*

Ancak ben isterdim ki bu değişiklik herkesi barıştıran olmalıydı. Dikkat ederseniz EVET ve HAYIR diyenlerin vatan, millet ve gelecek arzuları ve kaygıları aynı. Aynı arzularla bu kadar ters yöne gidiş neden?

Çünkü

Bizde asırlar boyu yasalar değil kişiler hâkimdir. Bu yanlış gelenek ne yazık ki yasalaşıyor ve yasallaşıyor.  İnşallah yanılmışımdır. Haklı çıkmak istemiyorum

*

Anladığım kadarı ile laiklik teminat altında değildir. Yasalar değil insanlar üstün ve yetkilidir. Dokunulmazlık gibi insana tanrısallık bahşeden saçmalık kaldırılmamıştır. Seçim sistemi değişmemiştir, Seçim barajı düşmemiştir. Lider sultası kalkmamıştır. İtibarı zedelenen MİLLİ BAYRAMLAR anılmamıştır. Dinin siyasete alet edilmesi önlenmemiştir. Partilere hazine yardımı kalkmamıştır. Seçilme yaşının 18 olması yanlıştır. Bu ülkeye 400 MV yeterken 600’e çıkması yanlıştır.

*

NETİCE OLARAK

Türkiye gibi kozmopolit bir ülkeyi, coğrafi ve stratejik konumu çok çok önemli bir ülkeyi; YÖNETECEK KİŞİNİN, hiçbir saplantısı ve zaafı olmaması lâzımdır.  Düşünce ufku çok çok geniş, evrensel bakan ve evrensel gören bir kişi olması lâzımdır. Laik, liberal, demokrat, milliyetçi, çağdaş, aydın, ilerici, fen zekâlı, dünya ticaretini çok iyi bilen, Atatürk ve Milli Bayramlarımıza saygılı, partiler üstü kişiliğe sahip olması lâzımdır. Benim cumhurbaşkanım taraflı değil, tüm ülkeyi ve bütün olarak bu milleti kucaklamalıdır.

*

16 Nisan ülkemize HAYIRLI olsun.