Kim ne derse desin Türkiye, 15 Temmuz 2016 günü ilk kez Cumhuriyet karşıtı büyük bir darbe tehlikesi yaşadı ve bir tehlikenin eşiğinden döndü.

Hem de 250 şehit, 2 binden fazla yaralı vererek...

Ve de Cumhuriyet tarihinde ilk kez, hem siyasal hem toplumsal olarak darbe karşıtı geniş bir kamuoyu oluştu.

Çünkü o gün kitlesel bir karşı duruş, mecliste ortak bir siyasi duruş, Türkiye

siyasetinin yaşadığı çok önemli bir gösterge olmuştu.

***

Peki, kim ne dedi ya da ne demişti 15 Temmuz için?

Öncelikle 16 Temmuz günü Meclis'in 15 Temmuz özel oturumunda, o gün mecliste bulunan 4 partinin yani AKP, CHP, MHP ve HDP'nin imzaladığı ortak bir bildiri okundu.

"Milletimiz, bütün dünyaya örnek olacak şekilde darbenin karşısında durmuş ve kanlı darbe girişimini engellemiştir" denildi.

"Bu uğurda canlarını veren şehitlerimize milletçe minnettarız ve o kahramanlarımıza da asla unutmayacağız" denildi.

"Meclisimiz tek yürek, tek vücut olarak büyük bir cesaretle darbeye karşı haysiyetli bir duruş sergilemiştir. Darbecilere gereken cevabı, dünyaya da gereken mesajı vermiştir" denildi.

"Meclisimizde bulunan tüm parti gruplarının, darbe girişimine ortak bir tavır ve ortak bir dille karşı durmaları tarihe geçecektir" denildi.

***

Siyasi liderler ise:

Başbakan Yıldırım, "Eğer bugün, burada yeniden bir araya gelebiliyorsak bunu 250 kahraman şehidimize, 2 bin 193 kahraman gazimize ve büyük Türk milletine borçluyuz" dedi.

Ve Kılıçdaroğlu, "Dün gece yapılan doğrudan bir darbe girişimidir" dedi.

"Dün demokrasiye yapılan saldırıyı Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları, grubum ve bize oy verenler adına açıkça lanetliyoruz" dedi.

"15 Temmuz, yüce Meclis'in tek vücut olarak hain namlulara direndiği, vatandaşlarımızın teröristlere geçit vermediği bir destandır" dedi.

Bir başka konuşmasında ise "Bu bir kontrollü darbedir" dedi.

Ve Bahçeli, "Dün gece demokrasiye pranga vurulmak, darbe indirilmek istenmiştir. Göz göre göre millet iradesi açık saldırı ve suikasta uğramıştır" dedi.

"İhtilaller, muhtıralar, cunta devirleri tarihin çöplüğüne çoktan atılmış ve üzeri küllenmiştir. Türk milletinin ortak geleceği hukuk ve demokrasidir" dedi.

Ve de HDP Grup Başkanvekili Ahmet Yıldırım, "Bu halkı ve demokratik siyaseti

hedefleyen 15 Temmuz darbe girişimini kınıyorum" dedi.

***

Aslında 15 Temmuz'u, özellikle "Eğer bu darbe başardı olsa idi..." diyerek de bir sorgulamak gerekir. Çünkü:

-Yıllarca bu cemaati alkışlayan ve de beslenen kimlikler, bu ülkede hem siyasetçi, hem savcı, hem yargıç, hem de vali oluyor ise...

-O günün İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın ağzından, "81 ilin Emniyet Müdürü'nün 74'ü cemaatçidir" deniliyor ise...

-Bir kısım valiler, kaymakamlar, yargıçlar, savcılar halka hizmet değil de bir cemaat liderine kulluk yapıyor ise...

-Ve de gördüğü eğitimin her saatinde Atatürk'e, Cumhuriyet'e ve de laikliğe sadakat yemini ettiği halde, talimatlarını "FETO" denilen cemaatten alan, devletin verdiği üniformayı bu cemaatin emrine sunan bir kurmay takımı var ise...

Bu istihbarat körlüğünü, cumhuriyet değerlerini tahrip eden bu siyasal körlüğü sorgulamak gerekir.

Çünkü bu sorunlar görülmez, bu sorunlar sorgulanmaz, bu sorunların üzerine gidilmez

ise yarın benzer felaketlerin yaşanmayacağının garantisi de yoktur.

***

Yazıyı, CHP Grup Başkanvekili ve önemli bir siyasi kişilik olan Özgür Özel'in son günlerde yaptığı önemli bir açıklaması ile noktalamak istiyorum.

-Kılıçdaroğlu'nun "Kontrollü bir darbedir" gibi...

-Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Bu hareket, Allah'ın bize büyük bir lütfudur" gibi...

İçinde kuşku taşıyan bu ifadelere ve de 15 Temmuz'a kuşkulu gözle bakanlara yönelik olan ve de herhalde çok tartışılacak bir söz...

Yani Özgür Özel, "15 Temmuz bazı yerlerde 'tiyatroydu' deniliyor, tiyatro miyatro değil, bal gibi kanlı bir darbe girişimiydi; rejime, Meclis'e, ülkeyi yönetenlere, demokrasiye kast ediyordu ve bu ülkenin rejimini değiştirmeye çalışan bir darbe girişimiydi" dedi.