Meşhur filozof Seneca, “Hayat Tanrı’nın armağanıdır ama iyi yaşama felsefenin armağanıdır.” demiş. Seneca’nın izniyle, ben bu sözü, “Hayat Tanrı’nın armağanıdır ama sağlıklı yaşama doktorların armağanıdır. “ olarak kullanmak istiyorum.

Tıbbın babası İyon’yalı hekim Hipokrat’ın (MÖ 460-337) meşhur yemini şöyledir:

Bütün tanrı ve tanrıçalar adına!... and içerim, onları tanık ve şahit tutarım ki,

bu andımı ve verdiğim sözü gücüm kuvvetim yettiği kadar yerine getireceğim.
Bu sanatta hocamı, babam gibi tanıyacağım, rızkımı onunla paylaşacağım. Paraya ihtiyacı olursa kesemi onunla bölüşeceğim. Öğrenmek istedikleri takdirde onun çocuklarına bu sanatı bir ücret veya senet almaksızın öğreteceğim. Reçetelerin örneklerini, ağızdan bilgileri şifahi malumatı ve başka dersleri evlatlarıma, hocamın çocuklarına ve hekim andı içenlere öğreteceğim. Bunlardan başka bir kimseye öğretmeyeceğim. Gücüm yettiği kadar tedavimi hiçbir vakit kötülük için değil, yardım için kullanacağım. Benden ağı ( zehir ) isteyene onu vermeyeceğim gibi, böyle bir hareket tarzını bile tavsiye etmeyeceğim. Bunun gibi gebe bir kadına çocuk düşürmesi için ilaç vermeyeceğim. Fakat hayatımı, sanatımı tertemiz bir şekilde kullanacağım. Bıçağımı mesanesinde taş olan muzdariplerde bile kullanmayacağım. Bunun için yerimi ehline terk edeceğim. Hangi eve girersem gireyim, hastaya yardım için gireceğim. Kasıtlı olan bütün kötülüklerden kaçınacağım. İster hür ister köle olsun erkek ve kadınların vücudunu kötüye kullanmaktan, mazarrattan sakınacağım. Gerek sanatımın icrası sırasında, gerek sanatımın dışında insanlarla münasebette iken etrafımda olup bitenleri, görüp işittiklerimi bir sır olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım.”

Bundan yaklaşık 2400 sene önce kaleme alınan Hipokrat’ın meşhur doktor yemini insan hayatına ve sağlığına verilen önemi ifade etmesi açısından çok anlamlıdır.

Osmanlı İmparatorluğunda Padişah 2. Mahmut döneminde 14 Mart 1827 yılında Hekimbaşı Mustafa Behçet'in önerisiyle ilk Cerrahhanenin, Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla kurulması, Türkiye'de modern tıp eğitiminin başladığı gün olarak kabul edilir. Okulun kuruluş günü olan 14 Mart, "Tıp Bayramı" olarak kutlanmaktadır. İlk kutlama, 1919 yılının 14 Mart'ında işgal altındaki İstanbul'da gerçekleşmiştir. O gün, tıbbiye 3. sınıf öğrencisi Hikmet Boran'ın önderliğinde, tıp okulu öğrencileri işgali protesto için toplanmış ve onlara devrin ünlü doktorları da destek vermişti. Böylece tıp bayramı, tıp mesleği mensuplarının yurt savunma hareketi olarak başlamıştır.

İki doktor ve bir eczacı babası olarak hayatımızın olmazsa olmazları arasında

ilk sırada yer alan sevgili doktorlarımızın Tıp Bayramını kutlar, selam, sevgi ve saygılar sunarım.

*

11 Mart Cumartesi günü Çorum Lisesi 1963 mezunu arkadaşlarım, Sefer Kaya, Hüseyin Kadayıfçı, Hüseyin Eyüpoğlu, Üstün Atalay, Yaşar Köstekçi, Haldun Karaoğlu, Safa Kılıç, Bahattin Baş, Adnan Çırakoğlu, Hüseyin Kapusuz, Tuncer Cücenoğlu ve Tuncay Erzurumlu ile Kadıköy’de buluştuk.

Çorum Lisesinden mezun olalı tam 54 sene olmuş. Çok şükür bu günlere sağlık ve mutluluk içinde gelebilmişiz. Yaklaşık dört saat Çorum ve lise muhabbetinden sonra Edebiyat öğretmenimiz Bengü Can Topaloğlu ile telefonla görüşerek hal hatır sorduk, selam, sevgi ve saygılarımızı ilettik.

Çorum’dan İsmail Ayvaz’ı aradık. İsmail bey, “Mehmet’ciğim şu anda Çorum’da Mehmet Akdağ’ın bağında Necdet Diken, Uğur Tombuş, Ümit Türker, Erdal İrfan’la beraber Uğur Tombuş’un ısmarladığı hindiyi afiyetle yiyoruz. Çorum’dan İstanbul’daki arkadaşlarımıza selam ve sevgilerimizi ilet” dedi.

Meşhur Alman filozof Goethe, “Kardeşlerimi Allah yarattı, ama dostlarımı ben buldum” der. Ben de sevip saydığım ve dostluklarından büyük keyif aldığım seçkin dostlarımın varlığına şükrederek mutlu olmaya çalışıyorum.        

15 Mart 2017

Soldan sağa (ayaktakiler): Sefer Kaya, Hüseyin Kadayıfçı, Hüseyin Eyüpoğlu, Üstün Atalay, Yaşar Köstekçi, Haldun Karaoğlu, Safa Kılıç, Bahattin Baş... (Oturanlar): Adnan Çırakoğlu, Hüseyin Kapusuz, Mehmet Özata, Tuncer Cücenoğlu, Tuncay Erzurumlu.