11 Eylül 2001’in hedefi, sosyalist sistemin dağılması sonucu dünyaya yeni bir şekil vermekti.

12 Eylül 1980’in hedefi ise Türkiye’nin Batı’ya entegrasyonunu sağlamaktı.

Bunun için Amerika’da 12 Eylül için, “Bizim çocuklar başardı” sesi yükselmişti.

Çünkü 12 Eylül 1980 darbesi yalnız bir darbe değil, ülkeyi yeniden dizayn eden siyasal, sosyal ve ekonomik bir proje idi.

Ve de sivil siyasetin başaramayacağı bu projenin, ordu aracılığı ile hayata geçirilmesi idi. “24 Ocak kararları” gibi…

Bunun için, arkadaki küresel güçler ve yerli işbirlikçileri darbe istemişti.

Bunun için sosyal uyanışın, toplumsal muhalefetin bastırılması istenmişti.

* * *

Ama darbeyi başka isteyenler de vardı.

anlıyoruz ki darbeyi o gün ülkeyi yönetenler de istemişti. Ülkenin içinden çıkılamaz sıkıntıları, ordunun sırtına yıkılmak istenmişti.

Sokaklarda kan akarken, darbenin ayak sesleri duyulurken bir cumhurbaşkanı seçilememişti. Öyle ki, 11 Eylül günü 115’inci turda da seçilememiş, 12 Eylül günü yapılacak 116’ncı tura da ömürleri yetmemişti. Çünkü saat 04’de düdük çalmış, iş bitmişti.

Büyük alkışlarla karşılayan ve övgüler dizen iş dünyası da o günün büyük gazeteleri de istemişti.

Bakmayın siz, şimdi darbe karşıtıymış gibi gözükmelerine. O gün Kenan Paşa'ya olmadık övgüler dizilmiş, çiçeklerle kutlanmıştı.

Nitekim o gün basın dünyasının amiral gemisi olan ve basının % 90'ını temsil eden üç büyük gazetede, yani Hürriyet, Milliyet ve Tercüman’da 12 Eylül darbesi için:

“Gerçek Demokratların Kükremesi” gibi…

“Atatürk'ün demokrasiye inanan evlatları haykırıyor” gibi manşetler atılmıştı.

Ve de “Kenan Evren'in söyledikleri, her hukukçunun ve her profesörün başucuna bir mukaddes kitap gibi asılacak sözlerdir” denilmişti.

* * *

Nitekim aradan geçen 40 yıllık sürede;

-Kenan Paşa'yı kutlayan, o günlerin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün…

-AYM, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay başkanlarının...

-Darbecilere başarılar dileyen küresel sermayenin Türkiye temsilcisi TÜSİAD ve iş dünyası liderlerinin...

-O gün 12 Eylül darbecilerinin isimlerini yollara, caddelere, okullara, mahalle ve köylere verenlerin...

-Ve Kenan Evren'i “Fahri Profesörlük ve Fahri Doktora” unvanı ile onore edenlerin...

Hiç duydunuz mu bugüne kadar bir özeleştiri yaptıklarını, bir özür dilediklerini?

* * *

Ve de diyoruz ki, öldüğünde cenazesinde olmayan, ama:

-12 Eylül sabahı sıraya girip Kenan Paşa’nın elini öpenler…

-Başta TÜSİAD olmak üzere, Kenan Evren’in yaptığı resimler için sıraya girenler…

-Kenan Evren’e 1990’da “Atatürk Uluslararası Barış Ödülü” verenler…

-Ve de % 92 oyla Kenan Evren’i Cumhurbaşkanı seçenler…

Bilesiniz ki:

12 Eylül’den amaç, “kardeşkanını durdurmak” denilmişti.

-Ama önce kardeş kardeşe düşman edildi.

-Sonra kardeşkanı dökülmeye başlandı.

-Yetmedi… Sokak katliamları yaşandı.

-Yetmedi… Çorum’da, Maraş’ta daha büyük katliamlar yaşandı.

Ama kardeşkanı döken kurşunun arkasındaki irade, o gün de bugün de görülmedi ve de sorulmadı. Çünkü darbecilerin önüne böyle bir Türkiye haritası konulmuştu.

* * *

Bugün üzerinden 40 yıl geçti. Ama unutulmadı, unutulamadı. Çünkü:

-Bugünkü siyasal ve ekonomik haritanın...

-Etnik ve inanç eksenli yarılmanın...

Ve de laik eğitime vurulan en büyük darbenin adımı 12 Eylül'de atıldı.

Peki, 12 Eylül amacına ulaştı mı? Elbette ulaştı. Çünkü 12 Eylül’ün asıl amacı:

-Ülkenin milli kaynaklarını “Küresel Sermaye”ye açmaktı, açıldı.

-Ülke ekonomisinin denetimini, küresel güçlerin finans kurumlarına vermekti, verildi.

Özet olarak, Türkiye'nin siyasal ve ekonomik politikalarının rotasını değiştirmekti, değiştirildi.

Sonuçta “12 Eylül Darbesi” ile Cumhuriyet tarihinin en büyük kırılması yaşandı.

Ne yazık ki bu kırılma, Atatürk adı kullanılarak yapıldı.

İşte bugün yapılması gereken:

Türkiye’nin en karanlık dönemi olan “12 Eylül Darbesi”nin tahribatlarını bir kez daha hatırlayıp milli, yurtsever bir damarı ayağa kaldırmaktır.

Ve de “asmayalım da besleyelim mi” diyen 12 Eylül tortularını tümüyle silmektir.