Yarın 1 Mayıs. Yani "Emek ve Dayanışma günü."

-İl kez 1856'da Avustralya'nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçilerinin "8 saatlik iş günü" için başlattıkları mücadeleyle...

-1 Mayıs 1886'da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde "8 saatlik iş günü" mücadelesi için iş bırakmalarıyla...

-Ve büyük ve de kanlı mücadeleler sonunda, zamanla 8 saatlik iş gününün kabul edilmesiyle...

1889'da "Birlik, mücadele ve dayanışma günü" olarak kabul edilmişti 1 Mayıs.

Ve de bugün tüm dünya ülkelerinde kutlanmaktadır 1 Mayıs.

***

Kutlamalar için Türkiye emekçileri de çok büyük bedeller ödemişti.

İlk kez 1909-1910-1911-1912 yıllarında kutlanmış, "Balkan Savaşı" ve ardından "Birinci Dünya Savaşı" nedeniyle yasaklanmış, 1919-1920-1921 'de yeniden kutlamalar başlamıştı.

Ama bu kutlamalar, işgal edilmiş ülkenin işgal edilmiş İstanbul'unda işgalci güçlerin baskı ve terörüne karşı "Bağımsızlık Mitingleri"ne dönüşmüştü.

1923'te resmi olarak "İşçi Bayramı" ilan edilmiş, 1925'te "Takrir-i Sükûn" yasasıyla genel yasaklar içine alınmış, 1935'te "Bahar ve çiçek bayramı" olarak kabul edilmişti.

1960'dan sonra kitlesel kutlamalar yeniden başlamış, 1977'de çok görkemli bir katılım olmuştu. Ama kutlama sonu büyük bir katliama dönüştürülmüş; 34 ölü, 100'lerce yaralı ile adı "Kanlı 1 Mayıs" olarak kalmıştı.

Kutlamalar 12 Eylül darbesi ile tümden yasaklanmış, 1992'den itibaren yeniden başlamıştı.

2008'de "Emek ve Dayanışma Günü" olarak kabul edilmiş, 2009'dan itibaren de "resmi tatil günü" yapılmıştı.

Ve bütün Türkiye'de siyasi, etnik ve inanç farkı gözetmeden büyük bir coşkuyla kutlanır olmuştu.

Ve de 2010 yılında Taksim Meydanı 1 Mayıs kutlamalarına açılmış, 200 binin üzerinde

bir katılımla görkemli bir kutlama olmuştu.

***

2013 yılında Taksim Meydanı, yeniden 1 Mayıs kutlamalarına kapatıldı.

Yani ne olduysa olmuştu!

Toplumsal barışa en çok ihtiyaç duyulduğu, terör ve çatışmanın durur gibi olduğu o dönemde, inşaat alanı gerekçesiyle 2013 yılı 1 Mayıs'ını "Taksim'de kutlayamazsınız" denilmişti.

Ortalık karışmış, İstanbul sokakları savaş alanına dönüşmüştü.

İşte o günden bugüne, 1977'de ölenler için Taksim Meydanı'nda yapılan sembolik bir tören dışında, 1 Mayıs kutlamaları başka alanlarda yapılır oldu ve yapılmakta.

***

Emeğin sahibiyle barışık olmayan ya da olamayan bir devlet.

Her nedense bu ülkede sermayenin sahibi ile barışık olan devlet, emeğin sahibi ile barışık olmamıştır.

Bilinmelidir ki, içinde bulunduğumuz toplumsal sistemde üretimin iki bileşeni vardır: Sermaye ve emek...

Yani bir devlet, özellikle emekçisiyle barışık olmalıydı.

Çünkü üretimin ana gücü onlardır. Onlarsız ne taş üstüne taş konur, ne makineler çalışır. Onlarsız ne trenler yol alır, ne yollar asfaltlanır.

Bu böyle bilinmelidir. Ve de 96 yaşındaki cumhuriyetin yönetimi de artık işçisiyle barışmalı; daha da ötesi, yarınki 1 Mayıs törenlerini birlikte kutlayabilmelidir.

Ve de ülkenin genelinde coşkuyla kutlanacak 1 Mayıs törenleri, toplumsal barışa bir mesaj olmalıdır.

Tüm emekçilerin "Emek ve Dayanışma Günü" kutlu olsun.