1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılması ile, Sultan-Halife gibi, çifte görevi olan Osmanlı hükümdarının elinden egemenlik hakları, devlet yetkileri alınmıştı.
Eski Osmanlı hükümdarına sadece, dini başkanlık yetkileri tanınmıştı. Hükümet, TBMM'nin seçtiği Halife Abdülmecid Efendi'den, sadece Müslümanların Halifesi ünvanını kullanmasını, gösterişli hareketlerde bulunmamasını istemişti. Abdülmecid, halife seçildikten sonra kendisine verilen talimata aykırı olarak, "Halife-i Müslimin" unvanından başka sıfat ve unvanlar taşıyarak, Cumhuriyet hükümetinin talimatı dışına çıkmıştır.
Bazı politikacıların ise din ve devlet işlerinin bir arada yürütülmesi işlerine gelmekteydi. Bu yüzden Mustafa Kemal Paşa'ya karşı çıkıyorlardı. Atatürk’ü halifeliğin kaldırılması için zorlayan önemli sebep, Halife mevcut oldukça Türkiye'de yapılması zorunlu olan sosyal ve laik karakterdeki devrimlerin yapılamayacağı idi.
Ayrıca aynı gün, Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti de kaldırılmıştı. Böylece ordu-siyaset çatışmasının da önüne geçilmiş oldu. Tevhid-i Tedrisat Kanunu da o gün kabul edilmişti.
Gelelim günümüze;
Akıl ve bilime sırtlarını dönmüş, emperyalistlerle işbirliği yapan, kendi kişisel çıkarlarını düşünen, İslam dinini kullanarak halkını uyutup uyuşturan yöneticilerle yönetiliyoruz.
Tüm Müslüman ülkelerinde olduğu gibi.
Kafalar değişmeli,
Değiştirilmeli…
Mutlaka ameliyatla “kafa nakli” mi yapmak gerek!
İnsan kafasının içi, akıl- bilim ve ayırım yapmaksızın sadece insan sevgisi ile dolu olmalı.
Öyle mi ya!!!!
13 yıldır; sömürülen, halkı iyi eğitilemeyen, ırk ve mezhep çatışmalarıyla terör ve savaş kurbanı yapılan ülke olduk. Bu yüzden Müslüman ülkelerden diğer ülkelere göçler başladı.
Dini kullanarak ülke yönetenler halkı cahil, yoksul ve perişan hale getirdiler.
Artık onlar da insanca yaşamalı. Ama işin tuhaf yanı onların insanca yaşamasını ısrarla biz istemekteyiz.
Halkın uyanması zamanıdır.
T.C kurulduğundan bu güne gelene kadar yapısı ve görünümü ile çağdaş ülkeler arasında yer alma çabasını inatla sürdürmektedir. Bu hedefe ulaşmayı sağlayacak Atatürkçü düşünceden kaynaklanan itici ve yönlendirici ilkeler geçerliliğini hala korumaktadır.
Bu nedenle geriye dönüşü amaçlayan, ya da ilerlemeyi ve gelişmeyi engelleyen, ülkeyi ve toplumu çağın dışında bırakacak düşünce ve eylemlerin gerçekleşme şansı hiç yoktur!!!
Bu böyle biline…
Her gününüz güzel olsun.